Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde İçişleri Bakanlığı tarafından düzenlenen Türkiye Yüzyılında Türkiye’nin Göç Yönetimi Programı’na katıldı.
❱ MÜLTECİ SAYISI 120 MİLYONA DAYANDI: Her yıl milyonlarca insan; savaş, istikrarsızlık, terör, yoksulluk ve iklim değişikliğinin yol açtığı sıkıntılar sebebiyle doğdukları toprakları terk etmek zorunda kalıyor. Son üç-dört yılda savaşların da etkisiyle mülteci sayısı 120 milyona dayanmış durumda. Unutmayın; Ege’de, Akdeniz’de botları şişlenerek öldürülen göçmenler var. Bunları hep birlikte gördük, yaşadık. İnsafsızca bu eylemler gerçekleştirildi. Son 10 yılda 72 binden fazla insan, göç güzergâhlarında hayatını kaybetti. Suriye’deki çatışmalardan kaçıp Avrupa’ya sığınan binlerce çocuğun nerede olduğu, akıbetlerinin ne olduğu hâlen ortaya çıkarılamadı. Nice hayatlar; organ mafyası, fuhuş mafyası ve insan tacirlerinin kanlı pençelerinde sönüp gitti. İnsanları göçe mecbur eden politikaların arkasında çoğunlukla Batılı güçler olmasına rağmen, iş yükü paylaşımına gelince bu ülkeleri ortalıkta göremiyoruz. Yani, imkânları sınırlı ülkeler kapasitelerinin çok üzerinde yük alırken, Batılı ülkeler ya feveran ediyor ya da kabul ettikleri birkaç yüz mülteciyi, insani trajedileri reklam malzemesi haline getirerek kullanıyor.
❱ ÜLKEMİZDE 4 MİLYON 33 BİN GÖÇMEN VAR: Türkiye, üç kıtanın kavşak noktasında yer alan bir ülkedir. Asırlardır olduğu gibi bugün de doğu ile batı, kuzey ile güney arasında bir güç merkezi vazifesi görüyor. Dolayısıyla, yakın çevremizdeki istikrarsızlıklardan doğrudan etkileniyoruz. Burada, muhalefetin abartılı rakamlarla sık sık istismar ettiği bir konuyu da açıkça ifade etmek istiyorum: Ülkemizde, muhalefetin özellikle de insanlık düşmanı kimi faşist çevrelerin iddia ettiği gibi bir göçmen sayısı asla yoktur ve olmamıştır. Türkiye’de hâlihazırda 2 milyon 768 bini geçici koruma statüsündeki Suriyeli kardeşlerimiz, 1 milyon 90 bini ikamet izniyle kalanlar, 176 bini uluslararası koruma altındakiler olmak üzere toplamda 4 milyon 33 bin göçmen bulunmaktadır. Aldığımız tedbirler sayesinde bu sayı günden güne azalmaktadır.
❱ KAÇAK GÖÇLE MÜCADELE SÜRÜYOR: Kaçak göç ve göçmen kaçakçılarıyla mücadeleyi de ihmal etmiyoruz. Son iki yılda, 270 bin düzensiz göçmenin sınırlarımızdan girişi engellendi. Ülkemizde illegal olarak bulunan 263 bin kişi sınır dışı edildi. Göçmen kaçakçılarına yönelik 14 bin 400 operasyon düzenlenirken, 9 bin 867 araca el konuldu. Bu operasyonlar kapsamında 23 bin 780 kişi gözaltına alındı.
❱ NEFRET SÖYLEMLERİNE SES ÇIKARMADILAR: Türkiye olarak son asrın en büyük insanlık sınavlarından birini alnımızın akıyla vermenin haklı gururunu yaşıyoruz. Çünkü ölümün, işkencenin kol gezdiği böyle bir meselede tam 13.5 yıl boyunca gerçekten çok ağır eleştirilere maruz bırakıldık. Katliamların tüm vahşetiyle sürdüğü günlerde, ülkemizdeki mazlumları otobüslere doldurup ölüme göndermekten bahsedenlerden 14-28 Mayıs seçimlerinde sağa sola ırkçı afişler yapıştırılmasına, Ankara’da ve Kayseri’de yaşanan alçakça provokasyonlardan her seçim öncesi körüklenen yabancı düşmanlığına kadar pek çok badire atlattık. Hükümetimizi müşkül duruma düşürmek için her yolu denediler. Lafa gelince mangalda kül bırakmayan birçok isim de, sırf siyasi çıkarlarını koruma uğruna, muhalefetin bu nefret söylemlerine ses çıkarmadı. Sustular, izlediler, ağızlarını açıp tek bir cümle dahi kurmadılar. Ama bütün bu sınamalarda biz, hükümet olarak bize yakışanı; inancımıza ve insanlığımıza yakışanı yapmaktan asla vazgeçmedik.
❱ BORALTAN KÖPRÜSÜ UTANCINI YAŞATMADIK: Unutmayın, “Bu millete bir daha Boraltan Köprüsü faciası gibi bir utanç yaşatmayacağız” demiştik. Bu sözümüze her türlü riski göze alarak, hamdolsun, 13.5 yıl boyunca sadık kaldık. Türkiye, merhum Fethi Gemuhluoğlu’nun o yüreklere dokunan ifadesiyle, “Göze sezdirmeden gözyaşı silen dostların ülkesi” olmayı, her türlü kışkırtmaya rağmen, bizim dönemimizde başarmıştır. İnşallah bundan sonra da bu tertemiz sicilimize leke sürdürmeyeceğiz. Faşizme, ırkçı vandallığa ve provokasyonlara müsaade etmeyeceğimizi burada bir kez daha ifade etmek istiyorum. Batı ülkelerinde sıkça şahit olduğumuz, göçmenlere yönelik kötü muamele gibi insanlık dışı davranışlara ülkemizde fırsat vermemekte kararlıyız.
❱ SIĞINAN MAZLUMU ASLA VERMEM: Göç ve göçmen konusunda hükümetimizin politikası gayet nettir: Binlerce yıllık medeniyetimizin, tarihimizin ve bizi biz yapan kadim değerlerimizin merceğinden bakıyoruz: Tahtımı veririm, tacımı veririm, ama devletime sığınan mazlumu asla vermem.
SURİYE’YE DÖNENLERİN SAYISI 200 BİNİ BULDU
❱ Suriye’de yeni yönetim, bizim ve bölgedeki diğer kardeş ülkelerin desteğiyle, savaş yorgunu Suriye’yi yeniden ayağa kaldırmak için uğraşıyor. Çeşitli zorluklara, engellere ve sabotajlara rağmen Suriye kendini yavaş yavaş toparlıyor. Suriye kendine geldikçe, ülkedeki istikrar ve güven ortamı güçlendikçe, geri dönenlerin sayısı da hızla artmaya başladı. 9 Aralık’tan bu yana sadece Türkiye’den Suriye’ye dönenlerin sayısı 200 bine ulaştı. Toplam sayı ise 931 bin 450 kişiyi buldu.
ONLAR BİZİM EVLATLARIMIZ
❱ Hatırlayın, Kılıçdaroğlu, Suriyeli öğrencileri Türkiye’den Suriye’ye göndereceğini söylemişti. O zamanlar ben tam aksine ‘Asla biz, Suriye’deki muhacirleri buradan göndermeyeceğiz’ demiştim. Biz göçü onların anladığı manada değil; Mekke’den Medine’ye hicret olarak telakki ettik. Ve buna fırsat vermedik. İşte burada gördüğünüz küçük muhacirler var. Onlar bizim evlatlarımız, bizim yavrularımız. Öğretmenlerimiz de onlarla hemhal oldu, onları yetiştirdi, bugünlere getirdi. İşte güzellik burada…” dedi.
EKONOMİYE KATKISI DEĞERLENDİRİLMELİ
❱ Faşist çevrelerin körüklediği korku ikliminden dolayı, göçmenlerin Türk ekonomisine katkıları maalesef ülkemizde sağlıklı bir şekilde tartışılamadı. Toplum olarak bu konuları daha objektif, daha serinkanlı ve önyargılardan uzak bir şekilde konuşmamız, tartışmamız gerekiyor. Milletimize entegre olmuş, ekonomimize katkı sağlayan; sanayiden tarıma, hizmet sektöründen diğer alanlara kadar katma değer üreten kardeşlerimizle ilgili daha rasyonel politikaları mutlaka devreye almak mecburiyetindeyiz.
İSTANBUL’DA BÜYÜDÜ ŞAM’A UMUTLA DÖNDÜ
Başkan Erdoğan, konuşmasında Suriyeli Muhammed Eymen’in hikâyesine de yer verdi. Esad rejiminin baskısından kaçan ailesiyle birlikte Türkiye’ye sığınan Muhammed, İstanbul’da dünyaya geldi. Tüm Türkiye, onu sınıf arkadaşlarının gözyaşları içinde uğurlamasıyla tanıdı. Muhammed bugün ailesiyle birlikte Şam’a döndü. Yüreğinin bir yanı İstanbul’da, bir yanı ise Şam’da kaldı.
Kaynak = https://www.sabah.com.tr/gundem/2025/04/29/insanlik-sinavini-alnimizin-akiyla-verdik