Haddini aşan zıddına döner! – OKAN MÜDERRİSOĞLU

Haddini aşan zıddına döner! – OKAN MÜDERRİSOĞLU

TÜSİAD’ın 13 ve 18 Şubat tarihli açıklama ve paylaşımları, baskı- etki grupları ile siyaset kurumu arasındaki ilişkilerin niteliğini ve sınırlarını yeniden gündemin üst sıralarına taşıdı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın TÜSİAD’a cevap verip vermeyeceği, önceki yıllarda yaşanan gerilimli anlardakine benzer bir üslup kullanıp kullanmayacağı merak konusu oldu. Erdoğan, dün AK Parti grup toplantısındaki konuşmasına kadar TÜSİAD ve etrafındaki muhalefetin eteğindeki taşları dökmesini bekledi. Bakanların seri tepkisi sonrası, TÜSİAD’ın nasıl tutum takınacağını görmeyi yeğledi. Soğukkanlı bir duruş sergiledi. TÜSİAD’da biriken negatif enerjinin kaynağına inmeyi tercih etti. Ve güncel teşhisi koydu:

“… Ekonomiyle, istihdamla, üretimle ilgili yapıcı fikirlerle gündeme gelmek yerine siyaset mühendisliğine soyunanlara şunu hatırlatmak isterim!.. Eski Türkiye’yi özlüyor olabilirsiniz ama yeni Türkiye’de haddinizi bileceksiniz. İş adamı derneği iseniz, iş adamı derneği gibi davranmayı öğreneceksiniz. Milleti kışkırtmayacak, devletin kurumlarını provoke etmeyecek, yargıyı baskı altına almaya çalışmayacaksınız. TÜSİAD, haddini bilmeyi öğreneceksin!”

Peki, Erdoğan “had” konusunda TÜSİAD’a neden bu kadar sert çıktı. Çünkü…

İmam Gazali‘nin bin yıl önce formüle ettiği ilke bugün de geçerli de ondan. Yani…“Haddini aşan, zıddına döner!” Doğal sınırlarını aşan her güç, her aktör veya politika ya sonucuna katlanmak durumundadır ya da bir başka sona yaklaşıyordur!

***

İzninizle sizi 10, hatta 20 yıl öncesine götürmek, dönemin TÜSİAD’ının hükümetle ilişkilerini, arka planda kalan diyaloglarını hatırlatmak isterim.
Önce, 10 yıl önceki yazıma yansıyan kısa tespit…
“Genellikle mesafeli ilişki biçimiydi. Bir taraf, Beyaz Türklerin kulübü. Büyük sermayenin temsilcisi. Dışarıyla bağlantılı. Bürokrasiyle dirsek temasında. Medyayı etkileme gücüne sahip. Siyasete yön vermeye meyilli. Diğer taraf, özünde Anadolu. Halka yaslanan siyasal bir yapı. Tek sermayesi milletin desteği. Dışarıya karşı ezber bozan. Alışılmış devlet kalıplarını kıran. Ülkeyi yönetmekte kararlı kadro…”
Ve 20 yıl öncesi
8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlenen korsan gösteriye polisin müdahale biçimini TÜSİAD çok sert eleştirince, Başbakan (Erdoğan) TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı‘ya yüklenmiş, “Ben, amcasının (merhum Özdemir Sabancı) katillerinin iadesi için uğraşırken o, amcasının katillerinin ağzıyla konuşuyor” demişti. Aylar sonra Başbakan, TÜSİAD merkezine giderek gönül almış, fakat zihniyet değişmemişti. Nitekim… O tarihlerde bir başka gündem de “imam hatipler” ve “zinanın suç sayılması” tartışması idi. TÜSİAD, Başbakanın “gizli siyasi ajandası” olduğunu ima etmiş, Başbakan ise “Ömer! Ben de imam hatipliyim. Ne zarar gördünüz imam hatipli Başbakandan? Bu dönemde servetinizi katladığınızı söylemediniz mi?” diye çıkışmıştı.
Bu ve benzeri örnekler perde arkasında tekrar edegeldi. TÜSİAD başkanları değişse de bünye içinde görev dağılımı yapılarak Ankara’ya cepheden karşı çıkış hemen hiç değişmedi.

Kaynak = https://www.sabah.com.tr/yazarlar/muderrisoglu/2025/02/20/haddini-asan-ziddina-doner

administrator

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir