İsrail’in bölgedeki saldırıları artıyor. Son olarak Suriye’de saldırılar düzenleyen İsrail’in, “Düşmanların burada konuşlanmasını istemiyoruz” çıkışı vardı. Türkiye’nin de kesinleşmeyen ama konuşulan üsler kurma konusu söyleniyor. Biz adım adım İsrail’le bir çatışma ortamına gidiyor muyuz?
Öncelikle şunu söyleyeyim, İsrail’in şartları ne olursa olsun Türkiye ile çatışmayı göze alacak kadar irrasyonel olmayacağını düşünüyorum. Ama şunu da unutmamak lazım, İsrail’in, arz-ı mevud planlarını bilmeden, bu planların sadece raflarda duran bir proje olmanın ötesinde adım adım uygulamaya konulmuş bir eylem planı olduğunu görmedenOrta Doğu’da siyaset yapılamaz. İsrail’in amacı çok açıktır.Her ne kadar kendi içlerinde politika farklılıkları olsa da en azından Netanyahu ve hükümetinin bu konuda çok kararlı ve ısrarlı olduğu ortadadır. Arz-ı mevudu gerçekleştirmek için düğmeye basmışlardır.
Mesele, Gazze’nin ilhakı değildir sadece… Madem öyleyse niye Lübnan’a saldırdılar? Filistinlileri vatanlarından çıkarmak istiyorlarsa niye Suriye’ye saldırıyorlar, niye Yemen’e saldırıyor, niye İran’a saldırıyorlar? Dolayısıyla İsrail, arz-ı mevud önünde kendisi için tehlikeli gördüğü bütün unsurları ortadan kaldırma eylemine başlamış durumda. Türkiye bu konuda uyanıktır, kendi stratejik hedeflerini belirlemiş vaziyettedir. İsrail’in, uluslararası sistem tarafından belli bir noktada durdurulması şarttır. Artık bundan sonrası, İsrail açısından, bütün Orta Doğu’yu bir türbülansın içerisine sokacak çılgınlık olur.
İsrail’in Amerika ile bir kenetleme hali mevcut. Amerika’daki Yahudi lobisiyle, Trump’ın da içinde bulunduğu bir şekilde İsrail’i cesaretlendiren bir yapı da söz konusu. Buna ilişkin değerlendirmeniz nedir?
Hiç şüphesiz… Gazze’de işlenen insanlık suçları, yapılan katliam ve soykırım üzerinden 1.5 yıl geçti. Sadece Trumpyönetimi değil aynı zamanda Biden yönetimi de İsrail’e sınırsız ve koşulsuz bir destek verdi. Normal şartlarda, kendileri açısından bakıldığında Amerika-İsrail ittifakının Gazze meselesini bir haftada bitirmesi gerekirdi. Ama Orta Doğu, bir labirent gibidir. Orta Doğu üzerindeki hesaplar, masa üzerinde yapıldığı gibi gerçekleşmiyor. Dolayısıyla Filistin halkının mukavemeti, masum ve silahsız insanların o direnişi dünyaya yeni bir şey öğretti. Dünyanın en güçlü ordularına sahip olabilirsiniz ama dünyanın en inançlı halkına karşı bu mücadelede başarılı olacağınız anlamına gelmiyor.
Bugün Amerika’da sokakta yaşayan insanların çok büyük bir kısmı, işlenen insanlık suçlarına karşı fevkalade ciddi şekilde tepkiler ortaya koyuyor. Üniversitelerde yapılan gösterileri yasaklamakla ya da Filistin davasına destek veren akademisyenleri işten atmakla bu iş olmuyor. Eğer öyle olmuş olsaydı çoktan bu işi bitirmeleri gerekirdi. Eninde sonunda Filistin davasına destek veren insanlık cephesi kazanacaktır.
Suriye’de son yaşanan gelişmeler çerçevesinde Türkiye’nin burada bir pozisyon değişikliği var mı?
Suriye’de yeni yönetim iş başına geldiği ilk günden itibaren tekliflerimizi ve tavsiyelerimizi Suriye yönetimine yapıyoruz ve bunlar Türkiye için hayati noktadır.
Suriye’nin toprak bütünlüğünü önemsiyoruz. Suriye’nin hiçbir yerinde özerk bölge, ayrı bir etnik yapı ya da mezhebi kimlik üzerinden bir ayrışma yapılmamalı. Silahlı bütün gruplar Suriye’nin resmi ordusunun çatısı altında birleştirilmelidir. Ayrıca Suriye’de kapsayıcı bir yönetimin oluşmasını da arzuluyoruz. Ümit ederiz ki hızlı bir şekilde bu süreci tamamlarlar. Tabi, çok kolay olmadığını biliyoruz. Dil dil, sokak sokak, bölge bölge bölünmüş bir Suriye vardı. Bunların hepsini aynı bayrak altında, aynı millet bilinci etrafında toparlamak kolay bir şey değildir.
Ayrıca birçok ülke, bir kurşun atmadan Suriye topraklarından çekildi ama bu ülkelerin Suriye’ye ilişkin hesaplarının, planlarının sona erdiği anlamına gelmiyor. Suriye’deki istikrarı bir şekilde sonlandırmak isteyen gruplar olabilir. Dolayısıyla çok hassas bir süreç. Burada bizim amacımız, Suriye’nin istikrarlı yönetiminin sürdürülmesidir. Özellikle bütün dünya kamuoyunun, Suriye’nin dostlarının bu anlamda Suriye’deki kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesine ve uluslararası ambargoların kaldırılmasına destek vermesi gerekiyor. Türkiye bütün bu söylediğimiz konuları birebir en yakın mesafeden takip ediyor. Çünkü bu meseleler, Suriye’nin istikrarlı geleceği için şarttır.
Kaynak = https://www.sabah.com.tr/gundem/2025/04/06/tbmm-baskani-kurtulmus-turkiye-artik-dunyada-yukselen-yeni-merkez-adayi-olan-ulkelerden